1-7 Nisan 2020 Kanser Haftası ve Mesane Tümörü

Bu yazıyı 1-7 Nisan kanser haftası için yazdım… Ürolojik birçok kanser var. Mesane (idrar torbası), prostat, böbrek, testis, penis gibi… Günlük mesleki pratiğimde en sık hangisi ile karşılaşıyorum dersiniz? Mesane ve prostat kanseri… Bu kanser haftası vesilesi ile dikkatinizi özellikle mesane kansere çekmek isterim…

Covid-19 salgını ile mücadele ettiğimiz şu günlerde son 10 günde 2 hastamı bu sebeple ameliyat etmek zorunda kaldım. Zorunda kaldım diyorum, çünkü bu hastalar aylar sonrasına randevu verebileceğiniz hastalar değil. Genellikle 65 yaş üzerindeki kişilerde görülmektedir. Ancak gelin görün ki ilk hastam 89 yaşında, ikincisi ise 27 (!) evet yanlış yazmadım, 27 yaşındaydı. Sağlıklı görünen, spor yapan, beslenmesine dikkat eden çakı gibi bir delikanlıydı. Aşağıdaki videoda görülen 1.5 cmlik tümörünü kapalı yöntem ile (TUR) aldıktan sonra hasta takip programına alındı. Durumu gayet iyi… Takiplerine düzenli bir şekilde gelirse muhtemelen 5 yıl sonrasında kür sayılacak, yani hastalıktan kurtulacak… Her iki hastanın ortak özellikleri neydi biliyor musunuz? Sigara öyküsü ve idrarda ağrısız kanama… Bu kanama genellikle pıhtılıdır. Erkekler, mesane kanseri gelişme olasılığı kadınlara oranla yaklaşık dört kat daha fazladır, ancak mesane kanseri olan kadınlar da erkeklerle aynı semptomlara sahiptir.

İşin özeti şudur: Sigara içiyorsanız, bırakın… Siz bırakmazsanız o sizi bırakacak… Öte yandan idrarda kan! ciddi bir belirtidir. Bu durumda yakınızdaki bir üroloji uzmanına randevu alıp gidiniz.

-İdrarda kanama dediğiniz gibi ağrısızdı ve sadece bir kez oldu. Geçti. Yine de gitmeli miyim?

-EVET…

Son olarak: birçok kanserin çaresi var… Kanserden KORMA, geç kalmaktan kork!!!

Sağlıklı, mutlu yani kansersiz ömür dilerim…

Güneydoğu’nun sıcağı idrar yollarındaki taş oluşumunu arttırıyor….

1 yılı aşkın bir süredir Cizre’de görev yapıyorum ve bu süreçte 200’e yakın hastanın idrar yollarındaki taşını tedavi ettim. Taş hastalığı aileden gelen bir miras bize, ancak bundan korunmanın pek çok yolu mevcut. Cizre malum sıcağı ile çok meşhur bir memleket. Yazın 47 derecelerin üzerine çıkan sıcaklıklar ile birlikte hem solunum yolu hem de terleme ile çok fazla su kaybediyoruz. Ancak ne yazık ki yeteri kadar su içmiyoruz. Örneğin taşını tespit ettiğim hastalara günde ne kadar su içtiklerini sorduğumda genellikle: ‘çok su içiyorum, doktor bey.’ cevabını alıyorum. Ancak biraz soruyu değiştirince, örneğin: ‘Kaç bardak su içiyorsun?’ sorumun cevabı ne yazık ki içler acısı… ‘birkaç bardak ya da bir iki litre’. Bu miktar erişkinler için ne yazık ki yeterli değil. Ciddi bir kalp yetmezliği gibi fazla su alımına engel olabilecek bir rahatsızlığı yok ise hastalarıma gün içerisinde yemeklerde alınan sıvının haricinde, en az 3 litre sıvı almaları gerektiğini ifade ediyorum. Bu sıvı alımının ise bir iki seferde değil, zamana yayılması gerekiyor. Bu nedenle genel olarak sıcak memleketlerdeki hastalarıma önerim şu şekilde: ‘Sabah kalktıktan, gece yatana kadar her saat başı bir bardak su için! Bunu da alışkanlık haline getirin…’  Bu sayede yoğun idrar çıkarmıyoruz ve kristallerin idrar yollarında çökmesini ya da birleşip taş oluşturmalarının önüne geçmiş oluyoruz.

Bütün taş ameliyatları kapalı yöntemle yapılabiliyor…

Günümüzde gelişen teknoloji ve cerrahi aletlerin minyatürize edilmesiyle idrar yolunun herhangi bir yerindeki taşa ‘kapalı’ yani endoskopik veya perkütan dediğimiz yöntem ile müdahale edilebiliyor. İdrar yolları kabaca dört bölümden oluşuyor: Böbrek, böbrek çıkış kanalı (üreter), idrar torbası (mesane) ve son idrar kanalı (üretra). Cizrede günlük polikliniğe başvuran hastalarda en çok üreter taşı tespit ediliyor. Çünkü bu hastaların ciddi (bıçak saplanır tarzda) yan ağrıları oluyor ve acillik oluyorlar. Elbette her taş hastasına ameliyat gerekmiyor. Bazı küçük taşlar kendiliğinden düşebileceği için ilaç tedavisi ile belirli aralıklar ile takip ediliyor. Bir yılı aşkın bir süredir mecburi hizmet yaptığım Cizre’de taşını tespit ettiğim ve ameliyat gereken hastalarımın kabaca %10 unda böbrek taşı, %80’inde üreter taşı ve geri kalanında ise mesane ve üretra taşları mevcuttu. Son olarak 19 yaşındaki erkek hastama hem üreter hem de böbrekteki taşı nedeniyle, hem endoskopik üreter taş tedavisini hem de perkütan nefrolitotomi dediğimiz kapalı taş ameliyatlarını aynı seansta gerçekleştirdim. Yaklaşık 3 saat operasyonun sonunda hastamız sağlığına kavuştu.

Taş hastalığı, hiç tedavi almamış hastalarda 5 yıl içerisinde yüzde elli tekrarlıyor…

İdrar yollarının herhangi bir yerinde taş oluşmuş bir insanın yaşamının geri kalanında yeniden taşının olması çok yüksek bir ihtimal, %50’leri buluyor… Bu durumun önüne geçilmesi için bol su içerek idrarı seyreltmenin yanı sıra, tuz tüketiminin ve aşırı proteinli diyetten de sakınmak gerekiyor. Zaten günlük yediğimiz gıdalarda yeteri kadar tuz alıyoruz. Bu nedenle taş hastalarının yemeklerine ilave tuz eklememeleri gerekiyor. Ayrıca bir başka öneri de şu şekilde: Günlük protein tüketiminin kilo başına 1 gramdan fazla olmaması gerek… Bu ne demek? Örneğin 70-80 kilo ağırlığındaki bir erkeğin günlük kırmızı et tüketiminin 80 gramdan fazla olmaması lazım… Bu da günlük iki köfteye denk geliyor. Ancak bu şu demek değil: ‘1 hafta kırmızı et yemesem, sonunda yarım kilo yesem de bir şey olmaz.’ Nasıl su tüketimini zamana yayıyorsak, kırmızı et tüketimini de kısıtlayıp zamana yaymalıyız…

Her yan ağrısı taş var demek değil…

Günlük ortalama 100 hasta muayene ettiğim polikliniğimde hastalarımın çoğunluğu ağrı şikâyeti ile geliyor. Neresinin ağrıdığını sorduğumda ise, karın yan taraflarını gösteriyorlar. Ancak bu ağrı, bel ağrısı veya kas ağrısı ile çok sıklıkla karışıyor. Kaburgaların arka altında olan bıçak saplanır şeklinde ağrı ile birlikte pıhtısız bir şekilde idrardan kan gelmesi, taşı en çok düşündüren şikayetlerdir. Neyse ki semptomların birçoğu bu şekilde değil ve 10 hastanın biri ya da ikisinde idrar yollarında taş çıkıyor.

Haber:

http://www.milliyet.com.tr/cizre-de-ilk-defa-iki-kapali-tas-ameliyati-sirnak-yerelhaber-3112867/

https://www.haberturk.com/sirnak-haberleri/64199530-cizrede-ilk-defa-iki-kapali-tas-ameliyati-bir-seansta-yapildi#

10 yıllık bir hayal gerçekleşti.

Her tıp fakültesi öğrencisinin bir rol modeli vardır. 2007 yılında dönem 3 sıralarında tanıdım onları. Yıl 2017… Önce öğrencileri, sonra asistanları ve en nihayetinde uzmanları oldum. Cumhuriyet Üniversitesi Üroloji Ekibinin bir parçası olmaktan hep mutlu oldum. Hep gurur duyacağım. Başta örnek aldığım Prof. Dr. E. Yener GÜLTEKİN ve Prof. Dr. Gökhan GÖKÇE olmak üzere Cumhuriyet Üniversitesi’nde üzerimde emeği olan tüm hocalarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım…

WhatsApp chat